Değerli hocalarım, kıymetli yol arkadaşlarım,
Yeni bir eğitim-öğretim yılına, güçlü bir niyet ve taze bir heyecanla başlıyoruz. Dönemimizin hepimize sağlık, huzur ve başarı getirmesini temenni ediyorum. Hepimiz biliyoruz ki öğretmenlik yalnızca bir meslek değildir; bir davanın, bir medeniyet yürüyüşünün en ön saflarında yer alan bir görevdir. Dünyanın meseleleriyle ve insanlığın sorunlarıyla en küçük bir kaygımız, derdimiz varsa yapabileceğimiz en faziletli iş, sınıfımıza ve öğrencilerimize en diri duygularla girip dersimizin hakkını vermektir. Çünkü yaptığımız işi bir cephe olarak gördüğümüzde ve bu cepheyi sağlam tuttuğumuzda, yetiştirdiğimiz çocuklar yarın çevrelerine ilham olacak, milletimizin derdine ve dünyanın sorunlarına çözüm üreteceklerdir.
Cephe Bilinci ve Öğretmenlik
Tarih bize gösteriyor ki, büyük davaların öncüleri kendilerini bir cephedeymiş gibi hissederlerdi. Remzi Oğuz Arık, Fransa’da bulunduğu yıllarda Nurettin Topçu ve arkadaşlarıyla buluştuğunda onlara, “Bir ömür cephedeymiş gibi yaşayacağız” diye söz verdirirdi. Cephedeymiş gibi yaşamak; uykusuzluğa, yorgunluğa, fedakârlığa, risklere göğüs germek; menfaatini geri plana bırakıp büyük bir ideale adanmaktır. İşimizi böyle bir bilinçle yaptığımızda, eğitim sınıfın dört duvarını aşar, milletin geleceğini yoğuran bir mücadeleye dönüşür.
Unutmayalım: Âlemin imarı, insanın imarından geçer. İnsan inşa edilmeden hiçbir toplum yükselmemiştir.
Eğitimin Gücü ve Sorumluluk
Yarın için endişesi olan herkesin bugünden yapması gereken şey, insan inşa çabasına gönül vermektir. Dünyayı değiştirecek en güçlü silah eğitimdir. Tarih göstermiştir ki eğitimini ihmal eden milletler ezilmiş, sömürülmüş; eğitimine değer verenler ise öncü olmuştur. Nurettin Topçu’nun dediği gibi: “Dünyada hiçbir fetih, kaderin sırrına vakıf olanlar için bir sınıf kapısını açmak kadar şerefli değildir.”
Bugün de Finlandiya, Singapur veya Güney Kore gibi ülkelerin başarı hikâyeleri bize aynı gerçeği hatırlatıyor: Onların büyük doğal kaynakları yoktu. Tek kaynakları insandı. Tüm enerjilerini insanı eğitmeye verdiler; insanlarını eğittikçe ülkeleri kendiliğinden kalkındı. Bizim de en büyük sermayemiz insandır.
Öğretmenliğin Davası
Öğretmenlik bir meslek olmanın ötesinde, bir davanın adıdır. Bu dava, insanı sadece öğrenen bir varlık olarak görmekle yetinmez; onun ruhunu, ahlakını ve vicdanını yoğurmayı amaçlar. Öğretmen, bir kalbi fethetmenin, bir zihni aydınlatmanın verdiği mutluluğu yaşayan nadir insandır.
Unutmayalım ki en zor iş, insan terbiyesidir. Bu iş için Allah, yorulmayacak, yılmayacak kullarını seçmiştir; yani peygamberlerini. Kendisine taş atana dua eden bir gönle sahip olmadan bu işi hakkıyla yapmak mümkün değildir. O yüzden öğretmenlik sıradan bir görev değil, insanın özünü yoğuran büyük bir sorumluluktur.
Rol Model Olmak: Sözden Fazlası
Mesleğimizin en güçlü dili ve metodu rol modelliktir. Çünkü öğrencilerimize ahlak ve bilinç kazandırmak istiyorsak önce biz bu değerleri yaşamalıyız. Her sözümüz, her davranışımız, her tercihimiz işte bu mesleğin özü olan örneklikle yoğrulmalıdır. Rol model olmak bir seçenek değil, öğretmenliğin en temel vasfıdır.
Tavrımız ve üslubumuz, dışa yansıyan yüzümüzdür; fakat bu dış, içimizde inşa ettiğimiz karakterin bir yansımasıdır. Dışımızdaki düzen, içimizdeki düzenden beslenir.
Abdullah bin Mübarek, uzun süre yolculuk yaptığı arkadaşının huylarında hiçbir değişiklik olmadığını görünce gözyaşlarına hâkim olamadı ve şöyle dedi: “Bunca yolculuğa rağmen arkadaşımın hâlini güzelleştiremedim. Belki de bendeki bir eksiklik sebebiyle ona faydam dokunmadı. Bu hâlimle Rabbime nasıl hesap vereceğim?”
Bizler de öğrencilerimizle, meslektaşlarımızla, hatta kendi çocuklarımızla her gün uzun bir yolculuk yapıyoruz. Eğer bu yolculuk onların ahlâkında, davranışlarında, bakış açılarında bir güzellik bırakmıyorsa, dönüp önce kendimizi sorgulamalıyız.
Önce kendimizi inşa etmeliyiz. Gönlümüz dolu olmalı ki sözümüz tesir etsin. Eğitimcide sürekli tekâmül ve kendini yenileme hali mesleğin temel şartıdır. Güçlü bir karakter olmadan güçlü bir eğitimden söz edilemez. Eğitim, ruhlara istikamet vermektir. Ancak başkasının ruhuna yön verecek olan kişi, önce kendi ruhuna istikamet vermelidir.
Dört Hatırlatma
Tüm bu ilkelerle ilerlerken aklımızdan çıkarmamamız gereken dört önemli noktayı sizlerle paylaşmak isterim.
- Zamanın kıymeti
Zaman, en değerli sermayemizdir ve telafisi yoktur. Eski bir söz der ki:
“Gafil halk yorgun ve bitkin laf eder: Yarın olsa da bir iş işlesem! Bilmez ki bugün, dünkü günün yarınıdır. Bugün ne işlemiştir ki yarın ne işlesin?” Bugün, dünün yarınıdır; eğer bugünümüzü iyi değerlendirmezsek yarınımız da heba olur.Bugünümüzü iyi değerlendirmezsek, yarınımız da heba olur. Uzun ve gündemsiz sohbetler, hazırlıksız dersler, gereksiz yere uzatılan toplantılar, ciddiyetimizi zedeleyen hafiflikler… Bütün bunlar, hem bize hem de öğrencilerimize ait olan zamanı israf eder; vakarımızı yıpratır.
Öğretmenin vakti, öğrencisinin gelişimi için en değerli sermayedir.
Bugününü dolu dolu değerlendiren öğretmen, aslında öğrencisinin yarınını inşa eder.
- Neyin olmadığına değil de neyin var olduğuna odaklanmak
İnsanı diri ve güçlü tutan şey, sahip olduklarına odaklanmasıdır. Eksiklere değil nimetlere yoğunlaşmak, karşılaştığımız sorunların üstesinden gelmek için büyük bir enerji kaynağıdır.
Bir çocuğun, “Anne, güneş doğarken ses çıkarıyor mu?” sorusu bize şunu hatırlatır: Bizim çok doğal gördüğümüz nice nimet, aslında milyarlarca insandan bizi ayıran büyük lütuflardır.Birinin gözü görmez, diğerinin kulağı işitmez; bir başkası eğitime ulaşamaz, okuma yazmayı öğrenemez. Kimisi açlık sınırında yaşar, kimisi temiz suya ulaşamaz. Kimisi memleketinden ayrı düşer, mülteci olur. Bunca nimetin farkına varmadan yaşamak, karşılaştığımız küçük zorlukların büyümesine sebep olur. Öğretmenliğimizin, insan inşa etme imkânına sahip olmamızın ne kadar büyük bir lütuf olduğunu unutmamalıyız.
- Hatırlamanın ve yenilemenin gücü
Diri kalmak ve heyecanımızı yitirmemek için tekrarın gücünden faydalanmalıyız. Bize ilham veren hikâyelerimizi, eğitimcilik anılarımızı not almalı; ilham aldığımız kişilerin hayatlarını ve sözlerini tekrar tekrar okumalıyız.
Tıpkı dalgalar gibi. Dalgalar kıyıya her seferinde aynı ritimle vurur ama işte o tekrar sayesinde en güzel sahilleri inşa eder. Biz de güzellikleri sürekli gündemimizde tutar, tekrar tekrar işlersek; heyecanımızı kaybetmeden daha uzun soluklu bir yolculuk yapabiliriz.
- Beslendiğimiz kişilere dikkat etmek
İnsan, muhitinin eseridir. Kiminle olduğumuz, kim olacağımızı büyük ölçüde belirler. Mesleğiyle ilgili heyecan ve idealleri olan insanlarla kendimizi çevrelemek, meslek aidiyetimizi ve coşkumuzu artırır.
Eğer böyle insanları yanı başımızda bulamazsak, onları kitaplarda bulabiliriz. Bizden önce yaşamış ideal sahibi insanların hayat hikâyeleri, kendi dirilişimiz için bir kaynak gibidir. Onlara müracaat etmek bize yeni bir ruh ve güç kazandırır.
Küçük İşler, Büyük Aşklar
Bazen “Bizim gayretimiz ne ifade eder?” diye düşünebiliriz. Oysa azlık bizi endişeye düşürmemelidir. Güneş de bir tanedir ama tüm yeryüzünü ısıtır ve aydınlatır. Demek ki mesele nicelik değil, niteliktir. “Litrelerce sütü mayalayan bir kase yoğurdu küçük görme” denmiştir. Bizim dokunduğumuz tek bir çocuk, binlerce insana fayda sağlayabilir.
Büyük işler yapamayabiliriz ama küçük işleri büyük bir aşkla yapmak, bizim asıl duruşumuz olmalıdır. Çünkü öğretmen, bazen tek bir öğrencinin hayatında yaptığı küçük bir dokunuşla, koskoca bir neslin yönünü değiştirebilir.
Yarınlar Bizim
Değerli hocalarım, bizim yolculuğumuz yalnızca bir eğitim programı yürütmek değil; bir medeniyet inşasına katkı sunmaktır. Her sınıfı bir cephe, her öğrenciyi bir umut, her öğretmeni de bu umudun öncüsü kabul ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki güçlü bir gelecek, bugün işini aşkla yapan, sözünü yaşantısıyla teyit eden eğitimcilerin omuzlarında yükselecektir.
Bu yıl da bütün niyetimiz, bütün gayretimiz; işimizin hakkını vererek öğrencilerimizin hem aklını hem kalbini beslemek, onlara umut ve yön olmaktır. Eğer bu inancı diri tutarsak, küçük işlerimizi büyük bir aşkla yaparsak, yarınlar bizim olacaktır.
Yeni eğitim dönemimizin hepimize sağlık, huzur ve başarı getirmesini diliyor; tüm öğretmen arkadaşlarıma gönülden hayırlı olsun diyorum.
İdris TOPÇUOĞLU
İGEDER Yönetim Kurulu Başkanı